Gezegenin En İzole Kabilesi ile Tanışın : Sentinel Kabilesi

Gettyimages

Kuzey Sentinel Adası, Bengal Körfezi'ndeki Andaman Adaları'ndan biridir ve Hindistan devletinin Andaman ve Nikobar adaları yönetim biriminde yer alır. Ada, gezegenin en izole avcı toplayıcı toplumlarından birini barındırır. Sentinel kabilesi. Sentinel kabilesinin yaklaşık 55.000 sene önce Afrika'dan Asya'ya göçen insan dalgasıyla birlikte geldikleri ve o zamandan beri bu adada izole kaldıkları düşünülmektedir.

Sentinelliler, ana vatanlarının sadık savunucuları olarak korkunç bir üne sahip usta okçulardır. Sentinel kabile halkı ormanda avlanır ve kıyı sularında balık tutar. Komşu Jarawa kabilesinden farklı olarak, yaptıkları küçük kanolar ile tanınır. Bu kanolar iki kişinin sığamayacağı kadar dardır. Kadınlar, bellerine, boyunlarına ve başlarına liften yapılmış ipler bağlarlar. Erkekler kalın bir bel kemeri ve kolye takar. Ayrıca sadece erkekler mızrak, yay ve ok taşır. 

Sentinellilerin barındığı iki farklı ev tipi gözlemlenmiştir: Bir dizi aile için birkaç ocaklı büyük ortak kulübeler ve genellikle sahilde bulunan tek çekirdek ailenin kaldığı geçici barınaklar.  Kuzey Sentinel kıyılarında yaşayan bu insanlar gururlu, güçlü ve sağlıklı görünür. Birçok çocuklu ve hamile kadın kayıtlara geçmiştir.

1771 yılında Doğu Hindistan Şirketi adına keşiflerde bulunan Britanyalı araştırmacı John Ritchie bölgeden geçerken adadan ışıklar gördüğünü not etti. Ocak 1880'de adaya giden Maurice Vidal Portman, araştırma amaçlı 6 tane Sentinel yerlisini alıp Port Blair'e götürdü. Ancak bu insanlardan yaşlı adam ve kadın hızlıca ölünce, 4 çocuk hediyelerle adaya geri yollandı.


Peki sizce tek başına bu durum Sentinel insanlarının düşmanca tavırları ve yabancıları reddetmesi için geçerli bir sebep değil mi ?

Sentinel ile ilk temas

Hindistan Kabile İşleri Bakanlığı'nın bölge başkanı TN  Pandit, 1967'de Kuzey Sentinel Adası'na çıkan ilk profesyonel antropolog oldu. 1970'lerde Hintli yetkililer, kabile ile arkadaş olmak için Kuzey Sentinel'e belirli aralıklarla geziler düzenlemeye başladı. Bu gezileri düzenleyen ekibin yöneticisi olan Pandit, 4 Ocak 1991'de Sentinel halkıyla ilk dostça ilişki kuran takımı da yönetecekti. Ekibin henüz başlamış olduğu ziyaretlerin birinde sahile iki domuz ve bir bebek bırakıldı. Sentinel kabile insanları domuzları mızrakladı ve bebekle birlikte onları gömdü. Bu tür ziyaretler 1980'lerde daha düzenli hale geldi; itiraz etmeyecekleri bir strateji geliştirildi. Ekipler okların erişemeyeceği bir yerden, ada sakinlerine Hindistan cevizi, muz gibi adada olmayan yiyeceklerle, tencere, tava, bıçak ve çekiç gibi demir aletlerden oluşan hediyeler bırakmaya başladı.


"Saldırgan olan biziz. Onların topraklarına girmeye çalışan biziz."
1991'de ada halkı bir atılım gerçekleştirdi. Yetkililer Kuzey Sentinel'e vardıklarında kabile onlara hediyeler getirmelerini işaret etti ve ilk defa silahları olmadan ziyaretçilere yaklaştı. Hatta daha fazla Hindistan cevizi toplamak için tekneye doğru yüzdüler. Ancak ziyaretçilerin adaya çıkmasına engel oldular. 1991' de yapılan bu ziyaretlerde Madhumala Chattopadhyay'de ilk kadın antropolog olarak yerini aldı. Hindistan Sosyal Adalet ve Güçlendirme Bakanlığı'nda çalışan Chattopadhyay uzun yıllar sonra şöyle diyecekti : “Kabileler yüzyıllardır adalarında sorunsuz bir şekilde yaşıyor. Sorunları dışarıdakilerle temas ettikten sonra başladı. Ada kabileleri onları korumak için dışarıdakilere ihtiyaç duymazlar, ihtiyaç duydukları tek şey yalnız kalmaktır.”
Onlarca yıl kabileyi ziyaret etmiş ve şimdi 84 yaşında olan Bay Pandit ise deneyimlerinden yola çıkarak grubun büyük ölçüde "barışsever" olduğunu söylemiştir. Korkunç itibarlarının haksız olduğuna inanıyor. Kendisi, “Saldırgan olan biziz. Onların topraklarına girmeye çalışan biziz." demiştir.
1996'da düzenli hediye ritüelleri durduruldu. Birçok insan, sağlıklı ve hâllerinden memnun olan, 55.000 yıla kadar kendi başına gelişen bu toplumla iletişim kurma girişiminin gerekliliğini sorgulamaya başlamıştı. Dostça temas Büyük Andaman kabileleri üzerinde sadece yıkıcı bir etkiye sebep olmuştur. Sentinel ile sürekli temasın kesinlikle trajik sonuçları olacaktır.

2004 Hint Okyanusu depremi ve tsunamisinden üç gün sonra adaya yardım getirmeye çalışan ve yiyecek taşıyan Hindistan donanmasına ait helikopterlere, ada halkı ok ve mızraklarla saldırdı.

2005 yılında Hayatta Kalma ve yerel örgütler tarafından yürütülen bir kampanyayı takiben, Hindistan hükümeti, Sentinelliler ile iletişim kurma plânlarından vazgeçti. Kıyıdan güvenli bir mesafede demirlenmiş teknelerle yapılan periyodik kontroller, Sentinel halkının iyi olduğunu bilmek ve onların temas aramayı seçmemelerini sağlamak için gerçekleştirilir.


2006 yılında adaya kanunsuz bir biçimde avlanmaya gelen iki balıkçı, gece uyudukları sıra botları gevşeyip adaya yanaşınca, Sentinelliler tarafından öldürüldü. Balıkçıların cesedini kumsalda çukurlara atan Sentinelliler, onları almak için gelen helikopteri de hiç hoş karşılamadı. Kaçak avcıların adanın etrafındaki sularda yasa dışı olarak balık tuttukları, kaplumbağaları yakaladıkları ve ıstakoz ile deniz salatalıkları için dalış yaptıkları bilinmektedir.

Ve son olarak 2018 yılında kendisini "maceracı" olarak tanımlayan John Allen Chau, Sentinellileri Hıristiyanlığa dönüştürmeye çalışırken ölen bir misyoner olarak kayıtlara geçti.

Görüldüğü gibi kabile dışarıyla temas kurmak istemediklerini başından beri açıkça belli etmiştir. Akıllıca bir seçim. Komşu kabileler, İngilizler adalarını kolonileştirdikten sonra yok edildi. Ayrıca aşırı izolasyonda yaşayan bu insanlar nüfuslarını azaltacak grip veya kızamık gibi yaygın hastalıklara karşı bağışıklığa da sahip değiller. Yani tüm bu temaslar onlar için trajik sonuçlar doğuracaktır. 


Kaynak : 
https://www.survivalinternational.org
https://www.nationalgeographic.com
https://www.wikipedia.org
https://www.bbc.com


Yorumlar